24 Aralık 2010 Cuma

23 Aralık 2010 Kubilay'ı Anma Törenleri

 
                      23 Aralık 2010 Kubilay'ı Anma Törenlerine  Menemen Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi İzcileri Törene Toplam 60 İzci ve 3 Lider olarak Katılım sağlamıştır.
 Uzunluğu 180 metre olan Türk Bayrağını Tören Alanı Olan Yıldız Tepeye gururla taşımışlardır.





Kubilay Olayı
Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı, 23 Aralık 1930 günü gerçekleşen, Cumhuriyet tarihinin ikinci önemli irtica hadisesi.[1] İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciri. Olayların ardından bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş, kurulan Divanı Harp'te failler idam dahil çeşitli cezalarla cezalandırılmışlardır.

Olayların siyasi boyutu
Siyasi bağlamda Kubilay Olayı, 1930'da Ali Fethi Okyar tarafından Atatürk'ün tavsiyesiyle kurulmuş olan ve Menemen Olayı'ndan hemen önce 17 Kasım 1930'da kendi kendini fesheden, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci ana muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın 99 günlük varlığı ile bir arada değerlendirilmektedir.[kaynak belirtilmeli]
Olayın, zamanın Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlandığı ve Menemen'de uygulamaya konulduğu iddia edilmiştir.[2] Ancak Şeyh Esad'ın Nakşibendilikle alakası bulunmadığı yönünde görüşler de vardır.[3]
Olaylar Menemen'de cereyan ettiği için genellikle Menemen Olayı olarak anılmaktadır ve bu durum günümüzde bazı Menemen vatandaşlarını huzursuz etmektedir. Olaylardaki faillerin yaklaşık üçte ikisi Menemen dışındandır.
Olayların gelişimi
Yeni filizlenen cumhuriyetin genç bir öğretmeni olan Mustafa Fehmi Kubilay 1906 yılında Adana'nın Kozan ilçesinde doğdu ve 1930 yılında Menemen'de yedek subay sıfatıyla askerlik görevini yapmaktaydı. 23 Aralık 1930 sabahı Menemen'de cereyan eden hadiseler genel anlatıma göre şu seyri izlemiştir:
Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli dördü silahlı 6 meczup, 23 Aralık 1930'da sabah namazından sonra camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar. Elebaşılar arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi.
Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylediler. Camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya taktılar ve Menemen şehir meydanında kazdıkları bir çukura diktiler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve "Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir." diyerek bir isyan hareketi başlatmak isterler. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri (bir fabrikada çalışan Hayimoğlu Jozef de dahil) geçirdiler. Kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası halkı korkuttu.
Olaylara müdahele
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, bir bilgiye göre; alay komutanı, yedeksubay Kubilay'ı olay yerine gönderdi.
Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine geldi. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. Onlardan biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Karşıdan bunu gören askerler ateş açtılar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Eylemciler "bize kurşun işlemiyor” diyerek halkı kandırmaya çalıştılar.
Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşisıra geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve yaralı Asteğmen Kubilay'ın başını kesti.
Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Birisi ip getirdi ve Kubilay'ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı. Ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.
Bu aşamada askeri birlik yetişir. Komutan "Teslim olun!" diye bağırır. Ancak olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş eder. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları yere serilirken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır.
Olayın Ankara`da Duyulması
Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1925'deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
Devlet sert tepki gösterdi. 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında bu konuda bir toplantı yapıldı. Kaynakların ifadesine göre, Atatürk, Kubilay Olayına çok kızmıştı. Daha birkaç yıl önce Yunan İşgalinin acısını tatmış bir muhitte bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretti. Ertesi gün de, "Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun", dedi. 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.
Sıkıyönetim ve Mahkeme
31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931’den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilmiş ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulmuştur.
7 Ocak 1931'de bu kez İzmir'de yine Mustafa Kemal Paşa başkanlığında ikinci bir toplantı yapıldı. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık (anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak, azmettirme veya Mehdi Mehmedin Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri suçlamalarıyla) 15 Ocak 1931'den itibaren Divanı Harp’te yargılanmaya başlandı,
Divan-ı Harp Mahkemesi
General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divan Harp Mahkemesinde 24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak 1931 günü mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile 37) kişinin idama mahkûm edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin 6'sının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını 2 yıl hapse çevirdi.
Kalan 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi.
Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar:
'"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."'
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırıldı.

İsmet İnönü`nün Mesajı
Kubilay devrim uğruna, vatan sevgisi ve bütünlüğü yolunda yalnız başına, kuvvet hesabı yapmayan bir idealist vatanseverlik örneğidir. Kubilay, millet yolunda canını her an fedaya hazır olan geleneksel Türk yaradılışının müstesna abidesidir.
İsmet İnönü

11 Kasım 2010 Perşembe

İZCİLİK VE TOPLUM

İZCİLİK VE TOPLUM
    Toplum hizmeti, izcilik programını önemli bir parçasıdır. Biz bir toplum içinde yaşıyoruz, yaşamak durumundayız. Toplumla barışık olmamız yaşamın mutlu olması bakımından oldukça önem taşır. İzcilik hareketi kişiyi bölgesinin, ulusunun ve uluslararası toplumun yararlı bir üyesi konumuna yükselterek bu amaçla da onu fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal yönlerden topyekun geliştirmeye katkı sağlamak amacındadır. İzciliğin de katkısı ile yetişen genç, çalışmasının bir parçası olarak topluluğun kalkınmasına ve gelişmesin katkı ağlar. Bu katkıyı sağlamak için önce kendisinin ve toplun ne olduğunun farkına varır. Bu hizmet için ne tür sorumluluklar yükleneceğini belirler ve uygun etkinlikleri gerçekleştiriri. Bu hizmeti yaparken; geçici çözümler yerine kalıcı hizmetlere öncelik verir. Kısaca, balık yemeyi ya da vermeyi değil balık tutmayı öğretmeyi tercih eder.
İyi hizmet götürmek için toplumla barışık olmanın önemini vurgulamıştık. Bu bağlamda; çeşitli izcilik etkinliklerinde toplumun katkısının, desteğinin alınmasının, hizmeti nitelik ve nicelik bakımından olumlu etkileyeceğini söylemek yararlı olacaktır.
Toplum hizmeti konusunda izcilik hareketi ulusal ve uluslararası düzeyde önemli çalışmalar yapılmıştır. Gelişmiş ülkelerin geri kalmış izcilik teşkilatlarına yardım, jamborelere maddi imkânsızlık yüzünden katılamayan teşkilatlara diğer bazı teşkilatlar yardımcı olmuştur.
Sakarya izcileri tsunami felaketinde mağdur olanların yardımına koşmak amacıyla  “Bir ekmek de benden” adlı kampanya sonuçlanmak üzeredir. İzcilerimiz kendi ünitelerinin çevrelerinde kapı kapı dolaşarak büyük destek görmektedir. Bu ilgiden dolayı Sakarya halkına müteşekkiriz. Deprem acısını en iyi biz anlarız felsefesiyle hareket etmekteyiz.
Ocak başılar unutmayın! Topluluk hizmeti, programımızın önemli bir parçasıdır. Bunu görmezlikten gelemezsiniz. Sizin toplum, toplumunda size ihtiyacı vardır. Toplumumuzun öncüleri olmaya talip olunuz. Sorumluluk almaktan kaçınmayınız.
 DİN VE AHLAK
İzciliğin amaçlarından biri gençleri topluma hayırlı ve faydalı birer fert olarak yetiştirmektir. Bu amaç doğrultusunda gençlerin manevi ve ahlaki gelişimleri büyük önem arz etmektedir. Manevi ve ahlaki değerlerden yoksun bir toplumun çağdaşlaşabilmesi mümkün değildir.
Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'e göre de bir milletin hayatında din, dil, sanat, ahlak, hukuk, iktisat ve ilmin çok önemi vardır. Bunlara önem vermeyen ülkenin yükselmesi düşünülemez. 
Atatürk " Hiç bir millet yoktur ki ahlak esaslarına dayanmadan yükselsin." ve "Camilerin kutsal minberleri, halkın ruhi, ahlaki gıdalarına en yüksek, en verimli kaynaklarıdır." demiştir. Bir inanca aşırı bağlanmak, diğer inanç ve ahlak değerlerine karşı çıkarak kin beslemek taassupluk yani bağnazlıktır ve izcilik felsefesiyle bağdaşmaz.
 DİN
             İzcilik andının ilk kelimesi bildiğimiz gibi "Tanrıya" diye başlamakta ve "Tanrıya, vatanıma karşı vazifelerimi yerine getireceğime… And içerim" diye tamamlanmaktadır. Bu giriş uluslararası bütün izci antlarında mevcuttur. İzciler bu nedenle mensup olduğu dinin gereklerini izcilik yaşamları boyunca yerine getirirler.
 And ve türenin açıklamaları sırasında da gördüğümüz gibi izcilik uluslararası bir hareket olan izcilik din ve ırk ayrımı gözetmez. Her izci bir dinin mensubudur. Her ırk ve dinden izciler bu hareketin birer üyesidir. Hiç bir izci dini görüş ve ibadetinden dolayı kınanamaz ve hiç bir izci din konularında zorlanamaz.
            
İzciler yemek öncesinde dua ederler ve buldukları yiyecekler için şükrederler. Toplantı sonunda liderler izcileri kısa bir süre iyi dilek duygularıyla baş başa kaldıklarında kendi içlerinden dualarını okurlar ve kendisi, ailesi, vatanı ve insanlık adına tanrıdan iyi dilekte bulunurlar.
Din kuralları yaratıcı olan Tanrı tarafından konulan, peygamberler aracılığıyla insanlara bildirilen, akıl sahiplerini kendi istekleriyle iyiliklere yönlendirerek dünyada ve ahirette mutluluğa ulaştırmayı amaçlayan ilahi kurallar bütünüdür.
Yüce bir kudrete inanma ve ibadet etme eğilimi insanın yaradılışından kaynaklanmaktadır.
İnsanlık tarihi incelendiğinde , yeryüzünde geçmişte yaşanmış ve halen yaşanmakta olan pek çok din olduğu anlaşılır. Dinler genellikle kurucuları mensupları, nitelik ve içeriklerini yansıtan isimlerle anılırlar. Halen yeryüzünde mensubu bulunan belli başlı dinler şunlardır. İslamiyet, Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Hinduizm, Sihizm,Taoizm, Konfüçyüsçülük.
Yaşayan ilahi dinlerin ilki olan Yahudilik; Hz. Musa tarafından bildirildiğinden Musevilik de denilmektedir. Yahudi kelimesi Hz. Yakub'un oğullarından Yahuda'nın soyundan gelenlere verilen addır. Yahudilere ayrıca Hz.Yakub'un lakabı olan "İsrail" den dolayı İsrailoğulları da denilir. Bugün yeryüzünde 20 milyona yakın Yahudi vardır. Yahudiliğin kutsal kitabı Tevrat’tır. Musevilikte ibadet evlerde de yapılmakla birlikte "Havra" da denilen "sinagog"larda yapılır. Günlük ibadetleri üç kez yapılan duadan ibarettir. Haftalık ibadetleri Cumartesi günleri sinagogda topluca yapılır. Cumartesi günleri ateş yakmak, çalışmak, taşıt kullanmak gibi işler yasak olup ibadet ve dinlenmeye ayrılmıştır. Ay takvimine göre kutlanan sekiz dini bayramları vardır. Sinagog da resim ve heykel bulundurmazlar. Sinagog'a kadınlar başını örterek, erkeklerde "kipa" denilen takkeye benzer bir başlık takarak girerler. Yahudiler domuz eti yemezler.
Yaşayan ilahi dinlerin ikincisi Hıristiyanlıktır. Hıristiyanlık Hz. İsa tarafından bildirilmiş ve kutsal kitabı "İncil"dir. Hıristiyan kelimesi Hz.İsa mesihe bağlı demektir. Hz. İsa Filistin'deki Nasıra kasabasında Hz.Meryem tarafından bir mucize olarak babasız dünyaya getirildi. Kavmi önce bu durumu kınadı , ancak bebek Hz.İsa kendisinin Tanrının kulu ve elçisi olduğunu, Allah'ın kendisine kitap vereceğini söyledi. Hz.İsa ya Tanrı tarafından " İncil" verildi. Yahudiler birçok mucize yaratmasına rağmen Hz.İsa'ya inanmadılar. Hz.İsa'ya yalnızca havariler denen on kişi inandı. Hz.İsa çarmıha gerildi. Hıristiyanlığı havariler yaydılar. Bu ayrılma sırasında farklı görüşte kiliseler oluştu ve başta Katolik, Ortodoks, Protestan olmak üzere birçok mezhepler oluştu. Dünya nüfusunun beşte biri Hıristiyan'dır. İbadetlerini "papaz" ya da "rahip" denen din görevlileri başkanlığında "kilise" de yaparlar. Kutsal sembolleri "haç"tır ve ibadetlere çağrı "çan"la yapılır. Günlük ibadetler sabah ve akşam iki kez İncil'den bölümler okunarak yapılır. Haftalık ibadetleri Hz. İsa'nın diriliş günü olduğuna inanılan Pazar günleri mutlaka kilisede yapılır. Yıllık ibadetler güneş yılı takvimine göre yapılan; Noel (24/25 Aralık), Paskalya, Haç Yortusu, Meryem Ana Günü ibadetleridir.
Yaşayan ilahi dinlerin üçüncüsü ve sonuncusu olan İslamiyet; Allah tarafından Hz. Muhammed (S.A.V.) tarafından kırk yaşındayken bildirilmiştir. İslamiyet’in peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.) ve kutsal kitabı Kuran'dır. Hz. Muhammed son peygamberdir. Kuranı Kerim önceki kutsal kitapları doğruladığı gibi onların hükümlerini geliştirerek tamamlamıştır. İslam inancına göre ; Allah'tan başka tanrı yoktur, hiç bir şey ona ortak koşulamaz ve ondan başkasına ibadet edilemez. İslam dinine göre ergenlik çağına gelmiş insan yaptıklarından sorumludur. Müslümanlığı ilk olarak Hz. Muhammed’in eşi Hz. Hatice kabul etmiştir. Hz. Muhammed'in amcasının oğlu Hz. Ali'de Müslümanlığı ilk kabul edenlerdendir. Hz. Muhammed kızı Fatma'yı Hz. Ali ile evlendirdi. Diğer çocukları Hz. Muhammed ölmeden öldüler. İslamiyet yedinci yüzyıldan itibaren büyük bir hızla yayıldı ve Türklerde Müslümanlığı kabul ettiler. Halen başta Ortadoğu olmak üzere Asya, Afrika ve Avrupa da 1,5 milyar Müslüman yaşamaktadır. Müslümanlar ibadetlerini evlerde veya camilerde yaparlar. Günde beş vakit namaz kılınır. Cuma günü kutsal olup topluca camilerde ibadet edilir. Camilerde ibadetleri imamlar yönlendirir. Varlıklı Müslümanlar her yıl malının kırkta birini zekat olarak fakirlere dağıtarak toplumun sosyal ihtiyaçlarına katlıda bulunurlar. Ayrıca gücü yetenler ömürlerinde bir kez kutsal toprakları ziyaret ederek hac yaparlar. Milyonlarca insan Kabe’de (Allah’ın evinde) buluşur, tavaf ibadeti yaparlar. Yıllık ibadet olarak Ramazan ayında 30 gün oruç tutarak ve Kurban bayramlarında fakirlere kestikleri kurbanların üçte birini dağıtarak da ibadet ederler.
 İlahi dinlerin ortak yanı hepsinin Tanrı tarafından peygamberler aracılığıyla gönderilmesidir. Bu dinlerde ibadet ve ahlak açısından birçok ortak yön vardır. Örneğin hepsinde, Tanrı, melek, kutsal kitap, peygamber, ahiret ve kader inancı gibi ortak inançlar bulunur. İbadet, Nikâh, Tövbe, İbadete çağrı gibi şekilsel ortaklıklar vardır. Bütün ilahi dinlere göre il insan Hz. Âdem’dir. İlahi dinlerde bazı davranışlara verilen ahlaki değerler çoğunlukla aynıdır. Örneğin doğruluk, hoşgörülü olmak, alçak gönüllülük, şefkatli ve merhametli olmak , büyükleri saymak, küçükleri korumak bütün ilahi dinlerde bir erdem olarak görünür. Bu dinlere göre insan, Tanrı'nın yaratığı en üstün varlıktır. İnsan akıl ve iradesiyle diğer varlıklardan üstün kılınmıştır.
 AHLAK
             İzci olurken "kendimi ……ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine and içerim" diye söz veriyoruz. Nedir bu ahlak? Bu kadar önemli mi?
 Ahlak kelime olarak; güzel huylar, iyi nitelikler ve iyi davranışlar olarak tanımlanır. Tanım olarak ise; Ahlak , insanın iyi veya kötü olarak nitelendirilmesine yol açan manevi özellikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya koyduğu iradeli davranışların bütünüdür. Ahlak insanın iyi ve kötü huyları sebebiyle kendi isteği ve iradesiyle gerçekleştirdiği davranışlar bütünüdür.
İnsan yaradılışı gereği bir toplum içinde yaşamak ve işbirliği yapmak zorundadır. Bu nedende toplumda güzel davranışlara yönlendirebilecek kuralların olması gereklidir. Ahlak kuralları insanlara iyilik yapmayı ve kötülüklerden kaçınmayı öğütleyen kurallardır. Toplumun koyduğu kurallara uyan ve toplumu mutlu edecek davranışları sergileyen insanlar toplumda sevilir, sayılır, lider olarak görülür ve onure edilir.
Din ve ahlak, toplu yaşayışın zorunlu kıldığı görev ve sorumlulukları belirleyen, insanların birbirlerine karşı davranış biçimlerini belirleyen kurallar koyarlar. Din ve ahlak kuralları arasında büyük bir benzerlik vardır. Her ikisi de doğru ile yanlışın, iyi ve kötünün, adaletin, bencilliğin tanımlarını çok benzer olarak yaparlar. Kurallar arasında benzerlik olmakla birlikte yerine getirmeme konusunda yaptırımları farklıdır. Ahlak kuralların uygulanmasını kişinin vicdanına bırakır.
Hem ülkemizdeki uluslararası kamplarda, hem de yurtdışına gittiğinizde yabancı kamplarda farklı dinlerden izcilerle beraber olacaksınız. İzciler bu tür kamplarda; bu dini ve manevi bilgiler ışığında hem kendi inançlarının gereklerini yerine getirecek, hem de başkalarını dini nedenlerle kınamayacak, ibadet şekillerine ve farklı dini adetlerine saygı gösterecektir.

TEKMİL, TEFTİŞ VE BAYRAK TÖRENİ

TEKMİL, TEFTİŞ, BAYRAK TÖRENİ

VE DEVİR TESLİM İŞLEMİ

         
           TEKMİL:
          İzciler “U” düzeninde dizilirler. Lider öbek başları tekmil getirirler. Öbek başı olan izci bir adım öne çıkarak öbeğine “Hazır Ol” komutu verir ve hemen liderin karşısına geçerek selam verir ve elini indirir. Bütün öbekler tamamlandıktan sonra nöbetçi öbek başı dikkat komutu ile o günkü nöbetçi yöneticiyi öbeklerinde kaç kişi varsa ve hangi amaçla toplanmışlarsa o çalışma için tekmil verir. Örneğin: Ak öbek on kişi ile bayrak törenine hazırdır liderim gibi. Daha sonra nöbetçi öbek başı diğer öbek başlarına yerlerinize marş marş komutuyla öbeklerinin başına dönerler. Öbeğin başına giden öbek başı “Rahat” komutu ile öbeklerine seslenir.
         Nöbetçi olan yönetici kursun veya kampın tümüne seslenerek kurs müdürüne veya kamp müdürüne tekmil verir. Amaç kursta veya kampta o anki çalışmada kaç kişinin bulunduğunu belirlemektir. Hasta varsa veya o çalışmada olmayan varsa belirlenmiş olur.
        
        TEFTİŞ:
        Daha çok kıyafet, oda, çalışma düzeni öbek veya oba ruhu bakımından değerlendirilir. Kamplarda Oba içindeki oba ruhunu canlı tutmak, birlik beraberliği, çadır içine, çevresine ve kişisel temizliğe dikkat edilmesini sağlamak amacıyla Ünite Lideri tarafından genelde sabahları yapılan haberli habersiz kontrollerdir. Teftişlerde oba ruhu, temizlik, çadır içinin-çevresinin düzeni gibi kriterlere göre puanlama yapılır. Puanlamadaki esas amaç obalar arası rekabeti ve oba içi dayanışmayı sağlamaktır.

        BAYRAK TÖRENİ VE DEVİR TESLİM İŞLEMİ:
Bayrak Töreni: Bu tören, izci ve liderlerin bayrağa ve vatana karşı saygı ve bağlılıklarını, üniformalı, özenli ve disiplinli olarak gösterdikleri bir törendir. İzcilik faaliyetlerinin hepsinde mutlaka bayrak töreni yapılır.
             Bu törenin işleyiş sırası;
1 - Toplanma (U düzeninde)
2 - Tekmil
3 - Bayrak devir teslimi
4 - Bayrak çekilmesi
5 - Teftiş sonuçları ve duyurular
6 - İyi dilekler
7 - Dağılma, şeklindedir
       Törende izciler veya kursiyerler “U” düzenindedirler. “U”nun iki yanında yer alanların yüzleri iç kısma tabanı oluşturan grupların ise yüzleri bayrak direğine bakar. Buradaki amaç herkesin bayrağı rahat bir şekilde görebilmesidir.
        Bayrak töreninde nöbetçi öbek ile devralacak öbek arasında üç kişilik bayrak ekibi oluşturulur. Bayrağı teslim eden ile bayrağı teslim alacak kişi ortada diğer iki kişi yanlarda durur. Dikkat komutu ile bayrağı teslim eden kişi ve bayrağı teslim alacak kişi bir adım öne çıkar herkes hazır ol vaziyetindedir. Bayrağın yanındaki muhafızlar ile yöneticiler selam verirler.

         DEVİR TESLİM İŞLEMİ:
         Bayrağı teslim eden izci :
        (ŞEREFİ İLE KORUDUĞUM BAYRAĞIMI TESLİM EDİYORUM) der ve bayrağı bir kez öperek bayrağı arkadaşına verir.
         Bayrağı teslim alan kişi:
        (ŞEREFİ İLE KORUDUĞUNUZ BAYRAĞIMI TESLİM ALIYORUM) der ve bir kez oda öper.
        Bayrağı teslim eden grup yerine gider bayrağı teslim alan grup ise bayrağı göndere çekmek için bayrak direğine doğru gider.
        Sıra bayrağın çekilmesindedir. İstiklal Marşı yönetecek kişi , bayrağın hazır olduğunu görünce "Hazır Ol" komutun verir. Ses verdikten sonra marşı söyletmeye başlar. Bu arada bayrak ekibindekiler ve Kurs ve Kamp Müdürü de selam verir. Bayrağı çeken, bayrağı düşmemesi için ipin ucu tutulur ve bu sırada bayrağı çekende selam durumuna geçer. Marşı yöneten kişi marşın bitiminde dönüp bayrağı selamlar ve "Rahat" komutu verir. Ancak bundan sonra bayrak ipi yerine bağlanır. Duyurular, iyi dileklerden sonra nöbetçi liderin komutayla dağılınır.
        Bayrak toplu halde İstiklal Marşı söylenilerek indirilebileceği gibi, nöbetçi lider nezaretinde düdük (dikkat) komutuyla da indirilebilir.
        Bayrak çekilirken mümkün olduğu kadar hızlı çekilir. İndirilirken ise İstiklal Marşının söyleniş süresi kadar zamanda indirilir. (Unutmayalım ki gönder attık bayraksız bırakılamaz. Bayrak değiştirmek amacıyla indirilebilir.) Daha sonra üçgen şeklinde katlanarak saklanır. 
        Bayrak beyazı görünmeyecek şekilde önce uzunluğuna katlanır. Daha sonra muska şeklinde katlanarak muhafaza edilir.

        NOT: Nöbetçi öbekler tekmilde daima sağ başta dururlar. Diğerleri sıra ile nöbetçi öbek başının yanına dizilirler o günkü çalışmalarından nöbetçi öbek sorumludur. Bayrak gönderdeki ipe sancak düğümü ile bağlanır. Bu düğüm kolay bağlanıp kolay çözülür İstiklal Marşı söylenirken yöneticiler ile bayrağın yanında bulunan muhafızlar bayrağa dönerek selam verirler. Bayrağı göndere çeken izci bayrağı çektikten sonra oda bayrağı selamlar. İstiklâl Marşını yöneten kişi İstiklâl Marşı bittikten sonra o da bayrağı selamlar ve yerine geçer.

İZCİ SELAMI

İZCİ SELÂMI 
Dünyanın birçok resmi kuruluşu ve askeri personeli birbirlerini farklı şekillerde selamlarlar. Tüm dünya izcileri ise tek bir selam şekli kullanırlar. Bu izciliğin uluslararası boyutunun güzel bir göstergesidir. Selam verirken dik durulur ve sol el yana düzgünce sarkıtılarak etek veya pantolon yan dikişine değdirilir. İzciler liderlerinin yanına geldiklerinde selam verirler, isimlerini ve ünitelerini söylerler , ondan sonra gelme nedenlerini liderlerine aktarırlar.
İzciler başta Cumhurbaşkanı olmak üzere tüm devlet görevlisi büyüklerine, Yabancı ülke Devlet Başkanlarına, Bayrak ve Sancağa, Cenazeye, Üniformalı izci liderlerine ve kendisinden yaşça ve kıdemce büyük izcilere öncelikle selam vererek saygılarını gösterirler. İzci liderleri ve büyük izciler de verilen selama karşılık olarak selam vererek izcilerine sevgilerini gösterirler.
Ulusal Marşlar dinlenirken, ünitece bir arada iken sadece obabaşı, oymakbaşı gibi ünitenin başında bulunan lider selam verir, diğer izciler esas duruşta beklerler.
İzci selamı iki şekilde verilir. Baş açıkken veya başta kep/bere varken selamlama.
Baş Açıkken Selamlama: İzci selamını vermek için işaret parmağını, orta parmağını ve yüzük parmağını birleştir, baş parmağını kıvırdığın küçük parmağının üzerine koy.
Şapka/Kep/Bereyle Selamlama: Başında şapka, bere veya kep varken selam veriyorsan, elinin parmakları aynı şekilde birleştir. Sonra işaret parmağını alnın sağ üst hizasında, kepin kenarına değdirerek selam ver.
İzci Selamının Anlamı: İşaret parmağı; Tanrıya, vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğim, yüzük parmağı; İzcilik türesine uyacağım, orta parmak; başkalarına her zaman yardımda bulunacağım sözlerini temsil eder. Küçük parmağın altında olması küçüklerin büyüklerini saydığını, büyük parmağın küçük parmağın üstünde olması ise büyüklerin küçükleri koruduğunu anlatır. Büyük parmakla küçük parmağın birleşmesi ile oluşan halka dünya izcilerinin kardeşliğini simgeler.
İzci selamında birbirine bitiştirilen üç parmak aynı İzci Selamı zamanda İzcilik Hareketinin Temel Prensipleri olan Tanrıya Karşı Görev, Başkalarına Karşı Görev ve Kendine Karşı Görev'in simgesidir.
İzci Selâmı
      İzci selamı izci andının tekrarıdır ve sağ elle verilir. Her bir parmak andın ve türenin maddelerine işaret eder.
      Parmakların anlamları:
      1. Tanrıya ve vatana karşı görevleri yerine getirmek.
      2. İzcilik türesine uymak.
      3. Başkalarına her zaman yardımda bulunmak.
      4. Küçüklerin büyüklere olan saygı ve bağlılığı.
      5. Büyüklerin küçükleri sevmesi ve koruması.
      6. Tüm dünya izcilerinin kardeş olduğu ve kopmaz bir bağ ile birbirlerine kenetlenmesi
      Büyük izci selamında kol, gövde ve dirsek 90 derecelik açılar oluştururlar. Küçük izci selamında üst kol gövdeye bitişik, alt kol ise gövdeye paraleldir.
İZCİ TOKASI
Tokalaşma iki kişinin birbirleriyle tanışmaktan duydukları mutluluğu gösterir. Bütün dünyada tokalaşma sağ elle yapılır. Ancak izciler diğer izci kardeşleriyle tokalaştığında sol eliyle tokalaşır.
Dünyadaki tüm izciler sol elleri ile tokalaşırlar. Bunun nedenleri vardır. İzciler tokalaşırken selam verme zorundadır. Bu nedenle sağ elleriyle selam verirken sol elleriyle tokalaşabilirler. Ayrıca sol el kalbe daha yakın olduğundan bir içtenlik ve dostluk göstergesidir.

İZCİ ANDI

İZCİLİK RUHU


İzci Andında senden bir izci olarak beklenenlerin net bir açıklamasını bulacaksın. And içtiğin zaman,  Tanrıya, vatanına, başkalarına ve kendine karşı, görevlerini yerine getirmek için söz vermiş olursun.
           
İzciliğe başlamak kolay ama gerçek bir izci olmak zordur. İyi bir izci olmak için kararlılık gerekir. İzcilik bir oyundur ve bütün oyunlarda olduğu gibi izcilikte de takım dışı kalmak istemiyorsan uyman gereken kurallar vardır. Bu kuralları İzci Andında, İzci Türesinde, İzci Parolasında ve sloganında bulabilir ve ancak bu kurallara uyarak gerçek bir izci olabilirsin.
 
İZCİ ANDI

       İzci Antları 1914’te kabul edilen İzci Ocağı İç Nizamnamesi’nde İzci Andı aşağıdaki şekilde yazılmıştır:

“Tanrıya ibadet ve Hakana itaat edeceğime,  Daima vicdanlı, vazifesini tanır, kanuna hürmet eder,  yiğit bir adam olarak hareket eyleyeceğime vatanımı sevip sulh ve harp zamanında fedakârlıkla hizmet yapacağıma, izcinin türesine baş eğeceğime namusum ve şerefim üzerine söz veririm”

*       1930 Yılında İzci Ahmet’in Kitabından; 
“Tanrıya ibadet ve büyüklerime itaat edeceğime, daima vicdanlı, vazifesini tanır, kanuna hürmet eder, yiğit bir adam olarak hareket eyleyeceğime vatanımı sevip sulh ve harp zamanlarında fedakârlıkla hizmet
Yapacağıma ve izci türesine baş eğeceğime namusum ve şerefim üzerine söz veririm”          

 

       1943’de “XX. Cumhuriyet Yıllığında Yayınlanan Beden Terbiyesi ve Spor Adlı Dergiden:

 “Türk vatan ve istiklalini, Türkiye Cumhuriyetini koruyacağıma, ödevimi her şeyden üstün tutacağıma, disiplinli, saygılı ve şefkatli olacağıma namusum ve şerefim üzerine and içerim”

 

*       1949’da Basılan Erkek İzciler Yönetmeliğinden:

“Vatanıma karşı vazifelerimi yerine getirmek, başkalarına her zaman yardımda bulunmak, izcilik türesine uymak, kendimi bedence sağlam,  fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için, elimden  geleni  yapacağıma şerefim üzerine and içerim. 1950 yılında Uluslararası İzci Bürosuna (Boy Scouts İnternational Bureau)  almamızı gerektiren ”TANRIYA”  sözcüğü bu andın başına getirilmiştir.              

 

       Günümüzde İzci Andı:

“Tanrıya, Vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğime,  izcilik türesine uyacağıma, başkalarına her zaman yardımda bulunacağıma,  kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için elimden geleni yapacağıma şerefim üzerine and içerim.”
 
İZCİ ANDI
 
Tanrıya, vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğime,
izcilik türesine uyacağıma,
başkalarına her zaman yardımda bulunacağıma,
kendimi bedence sağlam, fikirce uyanık ve ahlakça dürüst tutmak için
elimden geleni yapacağıma
şerefim üzerine and içerim.

            İzci andının her kelimesi özenle seçilerek konulmuştur. Bu kelimelerin anlamı ve sizden bu and doğrultusunda beklenenler aşağıda açıklanmıştır:
           
                 Tanrıya;
            İzcilik hareketinin kapısı hangi dinden, hangi inançtan olursak olalım herkese, her düşünceye ve her dine açıktır. İzciler bir yaratıcıya inanırlar, tanrının verdiği nimetlere şükrederler ve inançları doğrultusunda ibadet ederler. İzciler başta kendi dini olmak üzere tüm dinlere ve ibadet şekillerine saygılıdır. İzciler kendi inançlarına paralel olarak ibadet sıklığını ve şeklini seçmekte özgürdür, bu konuda başkalarını zorlayamaz ve başkalarınca zorlanamaz. Tanrıya karşı ilk görevimiz iyi bir insan olmak, onun yarattığı her canlıya saygı göstermektir. Tanrının yarattığı en akıllı varlıklardan biri olan senin de Tanrıya karşı görevini yerine getireceğinden, iyi, sağlıklı, dürüst ve çevresindeki herkese ve her şeye saygı duyan bir insan olmak için elinden geleni yapacağından hiç kuşku yok.   
                                                                        
                 Vatanıma karşı görevlerimi yerine getireceğime;
Ülkemizin geçmişine bir göz atacak olursan başta büyük önder Atatürk olmak üzere Türkiye'mizin tarihini süsleyen kahramanlar tanırsın. Bunların pek çoğu bu uğurda canlarını feda ettiler. Böylece ülkemiz bugünkü durumuna geldi. Senin görevin onların eserini ileriye taşımaktır. Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk bu ülkeyi ve cumhuriyeti gençlere yani sizlere emanet etti. Bu ülkeyi daha gelişmiş ve daha refah hale getirmek ancak senin bu vatanı sevmenle, onun için daha çok çalışmanla, hem de toplumsal sorunlarının çözümünde görev almanla mümkün olabilir. Bunu türeye uyarak gerçekleştirebilirsin.
 
                 İzci türesine uyacağına;
Türedeki on madde, sadece izcilik oyununda değil, aynı zamanda bütün yaşamında uygulayacağın kurallardır. İzci türesi, hareket tarzını açık bir şekilde belirler. İzci türesine uymakla kendini kibar ve saygın bir yurttaş, bir insan olarak yetiştirebilirsin.
 
                 Başkalarına her zaman yardımda bulunacağına;
Sana ihtiyacı olan pek çok insan var. Genç omuzların bu insanlara yüklerini taşımakta yardımcı olabilir. Bu insanlar için belki de gülümseyen bir yüz,  bir yardım eli gereklidir. Yardımın gerektiğinde yardım etmek ve "her gün bir iyilik  yap"makla kendini bir izci olarak deneyecek,  daha mutlu bir  dünyanın  oluşmasına  katkıda bulunacaksın.  Her yardımın ardından kendini daha mutlu hissedeceksin.  Unutma ki bir gün senin de yardıma ihtiyacın olacak ve etrafından bir el uzatılmasını bekleyeceksin.
 
                  Kendimi bedence sağlam;
Kendi vücuduna bakmak ona dikkat etmek senin,  sana olan borcundur.  Onu koru ve geliştir,  böylece vücudun sana,  yaşamın boyunca iyi hizmet edecektir.  Bu sözlerin anlamı iri kaslara sahip olmak değil,  güç ve dayanıklılık kazanmaktır.  İzcilik sana kuvvetli bir bedene sahip olmak ve onu korumakta yardımcı olacaktır. Uzmanlıklar içinde kendini bedence sağlam tutacak olan konulara öncelik vermen ve bilinçli beslenmek sağlıklı bir hayat sürdürmeni sağlayacaktır.  Sigara, içki gibi kötü alışkanlıklardan uzak durman ve çevrendekileri de vazgeçirmen bir izci olarak senden beklenen davranışlardandır.
 
                 Fikirce uyanık;
Sen kendine aynı zamanda zekânı geliştirmeyi de borçlusun.  Bilgilerini arttırmaya çalış. Meziyetlerini mümkün olduğu kadar çok kullan. Hem gezilerle,  kamplarla hem de ünite toplantılarında birçok yeni şey görecek ve öğreneceksin. Bu öğrendiklerini akıllı yönde kullandığında başkalarından birçok yönde daha uyanık olduğunu göreceksin.

                 Ahlakça dürüst tutmak için;
Kendine sağlam karakterli bir insan olmayı amaç edinmeyi borçlusun.  Başkalarının haklarına saygılı ol. Konuşma ve davranışlarında açık ol. İzcilik yaptığın dönemdeki uygulamaların yaşamın boyunca sana önderlik edecektir.
 
                 Elimden gelenin en iyisini yapacağına;
İzcilik senden kusursuz bir genç olmanı beklemez.  İzcilik senden erişebileceğin en yüksek hedefler doğrultusunda çabalamanı ister. Her çocuk, her genç okulda en yüksek notları almak ve yıldız bir atlet olmak gibi meziyetlere sahip değildir. Fakat her çocuk,  her genç içinde kendi en iyisini yapma gücüne sahiptir. İşte izcilik senden bunu bekler.
 
                 Şerefim üstüne söz veririm;
Cumhuriyetimizi kuranlar şereflerini kaybetmemek için önce söz verdiler ardından büyük mücadeleler verdiler. Onlar, onurları için hepimiz adına şerefimizi kaybetmeme uğruna hayatlarını kaybettiler. Onlar, bizlere yaşama şansı ve onur vaat ettiler.  Sende bir Türk izcisi olarak onurunu her şeyin üstünde tutmalısın. Bir şeyi yapmak üzere onurun üstüne söz verdiğinde bu söz,  buna erişmek için elinden gelen her şeyi yapacağın anlamını taşır. 

İZCİ TÜRELERİ

İZCİLİK TÜRELERİ


İzci Türesi, İzcilik Hareketinin üzerine kurulduğu temeldir. İzci Türesinde bir izcinin yaşamında uymağa çalışacağı kurallar açıklanır. İzci olduğun zaman İzci Türesi senin davranış biçimin haline gelir. İzci Türesi, izci kuralları diğer kanun ve kurallardan farklıdır. Diğer kanun ve kurallar şunu yap bunu yapma şeklindedir. İzci Türesinde ise bu yoktur. İzci Türesi gerçeklerin, olguların ifadesi, anlatımıdır. Örneğin İzci Türesinde "sözünü tut değil, bunun yerine izci sözünün eridir" denir. İzci Türesine uygun bir biçimde yaşayarak iyi bir izci olursun. Eğer bilinçli olarak izci Türesine uymazsan, izcilikte başarısızlığa uğrarsın, İzci Türesinin idealleri yüksektir ve yüksek olmalıdır. Ancak yüksek ideallere ulaşmak için gayret gösterip, bu ideallere inanarak istediğin gibi bir insan olabilirsin.

       İzci, sözünün eridir. Şeref ve haysiyetini her şeyin üzerinde tutar.
       İzci, yurduna, milletine, ailesine ve izci liderlerine sadıktır.
       İzci, başkalarına her zaman yardımcı ve yararlı olur.
       İzci, herkesin arkadaşı ve izcilerin kardeşidir.
       İzci, herkese karşı naziktir.
       İzci, bitki ve hayvanları sever ve korur.
       İzci, büyüklerini sayar ve sözünü dinler, küçüklerini sever ve korur.
       İzci, cesurdur, neşeli ve güler yüzlüdür.
       İzci, tutumludur.
       İzci, fikir, söz ve hareketlerinde açık ve dürüsttür.

 İZCİ TÜRESİNİN MADDELERİNİN ANLAMLARI
 İzci türesinin her maddesinin anlamı çok derindir. Bu maddeleri çok iyi öğrenmeli ve kendi sözcüklerinle açıklayabilmelisin. Aşağıdaki açıklamalar bu konuda sana yardımcı olacaktır.

 İzci sözünün eridir-Şeref ve haysiyetini her şeyin üstünde tutar;
Ailen,  öğretmenlerin ve arkadaşların senin bir izci olarak her zaman doğruyu söylediğini ve sözünü tutacağını bilirler. Bundan dolayı sana güvenirler. Anne ve baban senden bir iş istediklerinde,  artık o işin mutlaka yapılacağından,  oymakbaşın oymak toplantılarına mutlaka katılacağından emindir.  Arkadaşlarına bir oba gezisi ya da kampa katılacağını söyledi isen,  onlar senin istenen zamanda istenen yerde hazır olacağını bilirler. Bazı eksiklikler zaman zaman seninde başına gelebilir.  Top oynarken cam kırılabilir, dirseğin takıldığında bir vazo yere düşüp parçalanabilir,  dökülen bir şişe mürekkeple evde bir sürü şey berbat olabilir.  Yaptığını hemen itiraf etmekle ve zararı karşılamakla her şey unutulur.
Başkalarının sana güvenmesi çok önemli bir şeydir.  Güvenilir bir insan olarak tanınmak gelecekteki yaşamın için de önemlidir.  Bu durum ilerde iyi bir iş bulmana,  alışverişlerinde kredinin artmasına,  hepsinden önemlisi daima aranan "En iyi arkadaş" olmana yardımcı olur.

İzci yurduna, milletine, ailesine ve izci liderlerine sadıktır;
Sadakat ailende başlar. Sen bunu davranışlarınla gösterir, ancak bu şekilde ailenin senin için yaptıklarına teşekkür edebilirsin. Bir zincir en zayıf halkası kadar sağlamdır.  Bir oba veya oymağın başarısı üyelerinin sadakati üzerine kurulur. Liderlerine bağlı ve ünitendekilerle iyi ilişkiler kur, unutma her zaman bir izci gibi davranmalısın.
Şimdiye kadar yüz binlerce Türk,  vatanımıza sadakatlerini,  onun için gazi ya da şehit olarak ispat etmişlerdir.  Gerekirse biz de vatan için canımızı verebiliriz.  Ancak can vermeden de ne kadar sadık bir vatandaş olduğumuzu ispat etmenin pek çok yolu vardır.  Toplumsal projelere yardım et,  bayrağımıza, devlet düzenimize, kanunlarımıza sahip çık ve saygı göster.

İzci başkalarına yardımcı ve yararlı olur;
Bir izci olarak başkalarını düşünür. İzci Andında "başkalarına her zaman yardımda bulunacağım" sözünü verirsin,  İzci Parolası  "daima hazır"dır.  İzci sloganı  "her gün bir iyilik yap"mayı hatırlatır. Bunların üçü birlikte ele alındığında senin başkalarına yardım için verdiğin sözü oluşturur.  Yardım edebilmek için nasıl yardım edebileceğini bilmen gerekir.  Örneğin,  ancak ilk yardımı bilen biri kazaya uğramış birine yardım edebilir. Bulunduğu yeri iyi tanıyan bir izci bir yabancının yolunu bulmasına yardımcı olabilir. Bir izci olarak kendini yardımcı olmaya hazırlamalı ve yardım etme yolları aramalısın.  İzciler de para için çalışabilirler ama yardımcı olmaktan dolayı asla para kabul etmezler. Bahşiş ümidi ile bir iyilik yaparsan o iyilik olmaz.

İzci herkesin arkadaşı ve bütün izcilerin kardeşidir;
Arkadaşlık bir aynaya benzer. Bir kimseyi gülümseyen bir yüz ile selamlar ve ona yardım elini uzatırsan,   gülümseyen bir cevap ve ihtiyacın olan yardımı alabilirsin.  Bir arkadaş sahibi olmak önce arkadaş olmakla mümkündür.
Bir oba ve oymağa katıldığın anda dünyayı saran bir kardeşlik örgütü içine girersin. Buradaki çocuk ve gençler renkleri, inançları farklıdır.  Ama hepsi izci kardeşlerindir.  Onlar da senin uyduğun söz ve türeye uyarak yaşamaktadır.

İzci naziktir;
Bu,  izci kibardır demenin başka yoludur.  Her gün nazik olup olmadığını gösterebileceğin pek çok fırsat bulabilirsin. Her şeyden önce evinde nazik Kibarlığıyla tanınan bazı insanlar nedense evlerinde bunu unutmuş görünür.  Sen onlardan olma.  "Lütfen"  ve  "teşekkür ederim"  cümleleri kolayca söylenebilir,  basit yardımlar kolaylıkla yapılabilir.  Gerek anne ve babanın gerekse ailenin diğer üyelerinin senin için yaptıklarını ne kadar takdir ettiğini, onlara böyle davranışlarla hissettirebilirsin.
Görgü kurallarına dikkat edilmesi kişileri daima mutlu eder.  Bir bayana kapı açmak, otobüse binerken yer vermek,  odaya bir misafir girdiğinde ayağa kalkmak,  bayanlara masaya otururken sandalyesini çekerek yardım etmek, izci liderlerini selamlamak,  asansörde rastladığın bir komşuna  "iyi günler" demek senin nazik bir insan olduğunu gösterir. Gençken nazik olmaya çalışmak, seni ilerde mükemmel bir insan yapacaktır.

 İzci bitki ve hayvanları sever ve korur;
Bir köpeğin varsa ya da başka bir evcil hayvana sahipsen,  ona karşı müşfik olmalısın.  Onu çok sever ve korursan her zaman senin yanında olur.  Hayvanın,  yemeğe,  suya,  dışkılamaya ne zaman ihtiyaç duyacağını önceden anlamalısın. Bu ona göstereceğin özel dikkatle olur.
Bir izci olarak yaşamında pek çok vahşi hayvanı tanıyacaksın.  Bir akşamüstü dolaşırken bir geyiğe rastlayabilirsin.  Kamptayken,  bir sabah çadırlarınızın yakınında bir sincap görebilir ya da başını çadırın kapısından çıkardığında kuşların cıvıltısını duyar, onların dallar arasında uçuşunu seyredebilirsin. Açık havaya ne kadar çok çıkarsan o kadar çok birbirinden değişik hayvanın etrafta yaşadığını fark edersin. Böylece vahşi yaşamı daha iyi tanır, onları korumak için daha fazla istek duyarsın.

 İzci büyüklerinin sözünü dinler, küçüklerini sever ve korur;
Seni büyüten, seni şefkatle seven, seni olumsuzluklardan koruyan anneni, babanı ve aile büyüklerini seviyorsun. Yalnız ailedeki büyükleri değil. Senden yaşça ve deneyimce daha ilerde olan diğer insanları da aynı şekilde saymalı ve bu saygını davranışlarınla göstermelisin. Büyüklerinin sana gösterdiği sevgiyi iyi bir insan, iyi bir izci olarak sen de küçüklerine göstermeli, onları sevmeli ve korumalısın.